İslami düşünce
kültürü nefs-i emmare ile mücadelede nefs-i levvâmeye bir nevi otokontrol
görevi yüklemektedir. Otokontrol, insanın duygularına, düşüncelerine ve
davranışlarına hakim olmasıdır. Duygu, düşünce ve davranışlarını kontrol
altında tutan ve onları aşırıya kaçmalarına müsaade etmeyen kişi, kendisini
gerçekleştirmiş, kişiliğini geliştirmiş ve ahlaki olgunluğa ulaşmış demektir.
Bu bakımdan duyguların temiz olması çok önemlidir. Nitekim Hz. Peygamber
“ameller niyetlere göredir, her kes için niyetinin karşılığı vardır…”610 demek
suretiyle bu gerçeğe dikkatleri çekmektedir. Çünkü bir düşünce olan niyet
duygulardan etkilendiği gibi, davranışlar da düşüncelerden etkilenmektedir.
Özeleştiri, düşünsel bir
arınmadır. Büyük mutasavvıf Muhasibi’ye göre hayır diye nitelendirilebilecek
şey her ne olursa olsun, niyet temeli üzerine yükselmedikçe hayır olmaz. Bu
niyetin de temiz ve ihlaslı olması gerekir.611 Amellerin ona göre temiz ve
ihlaslı olmasının anlamı da Allah’ın rızasını elde etmenin dışında bir amaç ile
yapılmaması demektir. Şâyet başka bir amaç varsa bu amel kirlenir. Bundan
dolayı niyetin temizlenmesini ve bu uğurda sürekli bir mücahede içinde
olunmasını ısrarla tavsiye eder. Yine ona göre kalp temizliğine, güzel ve iyi
niyete de ancak nasuh, yani samimi bir tövbeden sonra tüm günahlardan ve
nefsani arzulardan kaçınmakla ulaşılabilir.612 Niyet ve diğer psikolojik
süreçlerin bilinmesi şahsiyet tahlillerini gerektirir. Bu hususta derin anlayış
ve işlevsel akıl olmadan davranışların iyi ve kötü, doğru ve yanlış olarak
tespit edilmesi mümkün görülmemektedir.[1]
[1] 611
Muhasibi, Ebû Abdillâh Hâris b. Esed, Edebu’n-Nufus, İşaret Yay., İstanbul
2003, 89.
612 Muhasibi, Nefsini Bilen Rabbini Bilir, 23; (Ayrıca
bk. Kaf: 50/16.)
614 Müslim, İmare, 155; Ebu Davud, Talak, 11.
615 Maun: 107/4-6